DALGINLAR

                                               REDDİYE Aklınızda harfler var, dürmek istediğiniz defterlerden emanet.  Anlatılanlar susulanlar kadar da tedirgin etmiyor sizi. Sadece kalem tutanı sarsar noktanın asaleti, bunu da iyi biliyorsunuz. Söyleyin,vicdan geceleri çöreklenir efendiler! Kendinizi kandırdınız, surlar ördünüz ya yıkılır, tahtlar kurdunuz ya sallanır, neşeler kerttiniz ya beşikten,susarsınız. Vicdan geceleri çöreklenir. Vicdan geceleri gelir. Geceyi önünüze itip çekiliyoruz işte. Söyleyin, şu çok sesli, herkesin kaçacak romantik ayetler aradığı hengâmenin ortasında dedemin anlattığı  kıssalara terk ediyorum bütün kakaraları kikirileri. Şu tahterevalli dünyanın bir o yana bir bu yana salınan, bir nalına bir mıhına vuran, madalyonun öbür yüzünü unutan tüm çehreleri terk ediyorum içlerinin kokuşmuş şehrine. Olacak olan, olmuşun hayrındandır diyip,altı çizili satırların masumiyetini meymenetsiz kahkahalara terk edenlere sağlamından bi bakış atıp, kavlini bilip

mişa Fark ettin mi Mişa?  Susup aykırı düşsek de sayfalara  Yazgıyla kavga edilemeyeceğini  Öğretiyorlar adama.  Bir söz,  Hatırında yitip gitmiş sözlere say  Ya da çaya şekersiz değen dudağa  Bir bardağa Mişa…  Bir bardağa dolmuş hüzündür aslında  Yudumun teslimiyeti aslında yazgıya  Bardaklar çınlarken gecede  Biraz hilal var masada,  Pencereden görünenin aynısı aslında  Halesi bizim gözümüzdeyse  Sizin camınızda…  Uzaklar Mişa  Hatırınıza uzaklar dolmuşken  Sığmayız aklınıza  Ancak birkaç damlayız camınızdan süzülen,  Gözlerinize inat  Biliyoruz gözlerinizin nemi bahtınıza !  Evet her gece hep aynı yol,  Her gece hep aynı duvar  Bize yukardan bakarlar Mişa  Uzak düşmek aşağı kalmak nasılsa  Teselli arayıp duruyoruz  Şiir tokadı ya hani gecenin  Mürekkep düşler seriyoruz ya hani sayfalara  Dilimiz damağımıza yapışmış ya hani  Hani kalbe varmış ya eller  İşte tam orada Mişa!  Nasılsa düşten düşeni tutacak bir el var  Nasılsa ayet ayet hatırda..  Fe inne meal…  Yoksa hüzün çokça Mişa