Kayıtlar

Ağustos, 2017 tarihine ait yayınlar gösteriliyor

Başlıksız

Tükenmeyeceğini sandığım sözlerimin kuracağı hiçbir cümlem yok artık. Senden daha az insanın olduğu şehirler aramak da nafile.. Hasretinle rekabet ediyor cesaret-i medeniyetim. Yangınlarını söndürmeye yetmiyor hatıralarımdan damlayan yaşlar; yağıyor tane tane, intihar ediyor yanaklarımdan. Daha kötüsü özlerken içten içe, açıp da kapıyı girsen içeri.. Dokunamayacak kadar kıyamam tenine hak etmediği için ellerim. Belki de hak etmediğim için, sıcacık duygularını beslediğim bedenim.. Üşüyor, üşüyor zeminde. Titriyor düşüncelerim, ayaz altında sıkışmışçasına donuyor gözlerimde fotoğrafın. Ağlayan bir çocuk var susmak bilmiyor taş kalbimde, annesini istiyor rüyalarımda doğmamış bir melek.. Sıfatını görmeye tahammülüm yok lakin tesadüfüm olma diyemem.. Sanırım uzak kalmalı sana yakınlığım.. Teninden ahsen kokulu orkideler besleyeceğim yalnızlığıma, sen alış diye herkesinden başkasına.. Utansın diye vicdanın rol yapacağım mutluluğa. Sakınacağım nefesimi bahar açmış şehirlerde çi

buzdolabı şiirleri ...2

içimde bir nefret, elimde bir hançer kelimelerin kalbine saplıyorum yüz üstü düştüğüm kaldırım itiyor bedenimi, bir kez sormadan öylece yakıyor ateşiyle ince bir kalem aşk denen hoyrat bir arazide gidip en susuz çölde yürüyorum gündüz aşık oluyorum uzak bir serâba varıyorum dedikçe, yavaş yavaş ölüyorum derinden, inlemeden yıllarca kavruluyorum o sıcakta tek söz edeni atıyorum göklere seviyorum diyorum ben, seviyorum sonra susuzluk sarsıyor bedenimi ölüyorum ölüyorum, bilmiyorum ölünce bir beyaz sayfa açılıyor bir küfürle başlıyorum o seraba sonra ölmediğimi farkedebilmek şükrediyorum tanrıya hiç durmadan kapatıyorum kapağını yavaşça

O NOKTA

Durduk yere akıyor gözyaşları yine. Belki de durduk yere değildir. İçinde birikip zamanında söyleyemediği her şey akıyordur. Ah o söyleyemedikleri  bir türlü bırakmadı ömrü boyunca onu. Ah o sözler… Bunları düşünürken kapısı açılmıştı farkında olmadan.  "Hadi gelmiyor musun? Şimdi toplantı başlayacak" diye bir ses duydu. Bu ses can dostunun sesiydi. Anlamasın diye hemen topladı kendini sildi gözyaşlarını. Yüzünü görürse anlayacağını düşünerek dönmedi yüzünü ona normal çıkarmaya çalıştığı sesiyle "Geliyorum" dedi. Kapının kapanma sesini duyunca bakmakta olduğu uzaklara daldı yine gözleri. Şehri tamamen görüyordu buradan. Evler, insanlar, ağaçlar, hayvanlar ama o bunları görmüyordu hepsinden uzakta tek bir noktaya gözlerini dikmiş bakıyordu. Neden oraya baktığını bile bilmiyordu. Sanki o noktaya çekiliyormuş gibi hissediyordu. Yavaşça büyük cam pencerenin önünden ayrılıp masaya doğru gitti ve üzerindeki dosyaları aldı. Odası siyah ve beyaz renklerle döşeliydi. Aynı k