Mişa II
Kaneviçesine sessiz sedasız harfler yükleyen kızlar gibidir şimdi şehir Kalbinin üstünde tanımadığı bir beyaz tesbihi saklayan. Taşların arasında bulduğu bir gülümsemeyi saklayan adamların olduğu şehirlerdir bunlar. Bunlar bir tebessümün önüne bir can bırakıp, Kuytu her köşede sessiz sedasız bekleyip, Şehrin o en görkemli yerini bilip,yani yârin eşiği diyip Tavaf eden adamların hikayeleri hep Mişa. Anlattıkları da biziz aslında. Biz ki kendinden öteye bir adım atamamış,yolculuğu hep kendi içine olan. Meydandır alnımızın orta yeri, tüm cenklerimizi kendi gövdemize yasladık nasılsa. Biz oluklardan akan sulardan bir teşbih bulup kendi hayatımıza üfledik Mişa. Doğduk meğer hikaye,yaşadık bir su gibi akıp gittik oluktan işte. Anlattılar Mişa. Döküldüğümüz bütün havuzları tek tek Mişa. Ve güllerin arasında. Biz en çok gülleri severdik ya. Ne kadar unuttuğumuz şey varsa Genç ve masum bir sesin yankısıyla mihraplarda. Anlattılar Mişa. Alnımızdan okuduğunuz